Bir psikoloğa gitmeye karar vermek kolay değildir. Kimi zaman bu karar, uzun süredir taşınan bir ağırlığın ardından gelir; kimi zaman sadece “artık bir şeyleri anlamak istiyorum” hissiyle.Her iki durumda da bu ilk adım, kendinle daha dürüst bir karşılaşmanın başlangıcıdır. İlk görüşme, terapinin temelini oluşturan güvenli bir alanın kurulmasıyla başlar. Terapist sizi dinler, sorular sorar, bazen sadece sessiz kalır. Amaç, sizi tanımak kadar, sizin de terapistle kurduğunuz ile

Terapide sessizlik, çoğu kişinin ilk anda rahatsız olduğu ama zamanla anlam kazanan bir deneyimdir. Bazen düşünceleri toplamak için, bazen hisleri tartmak için, bazen de kelimelerin yetersiz kaldığı anlarda ortaya çıkar. Sessizlik, çoğu zaman en dürüst anlatım biçimidir. Sessizlik Bazen Duygunun Kendisi Olur Psikanalitik kuramda sessizlik, “bilinçdışının konuşma hâli” olarak görülür. Freud sessizliğin, kişinin içsel çatışmalarına temas ettiği anlarda belirdiğini söyler. Duygu

Çocukluk yalnızca geçmişte kalmış bir zaman dilimi değildir; bugün hâlâ içimizde yaşayan bir dünyadır. Her ilişkiye, her seçime, her korkuya ve her sevinişe sessizce eşlik eder. Psikanalitik yaklaşım bu nedenle çocukluğu “köken” değil, “bugünün dili” olarak görür. Neden Çocukluk Bu Kadar Etkilidir? Çocuk, duyguları anlamlandıracak bir zihinsel kapasiteye sahip değildir; bu yüzden duygular, kelimeler yerine deneyimlerde saklanır. Winnicott’ın “holding” (tutma) kavramı burada ö